El Cezire ve El Arabiya
Ahmed Bensaada
çeviri: Osman Soysal tarafından yazıldı. Aktif 03 Ocak 2015.
Arap « baharı » olarak uygunsuz bir şekilde vaftiz edilen Arap ülkelerini sarsan olaylar sırasında, kimi Arap uydu televizyon kanallarının oynadığı proaktif rol, birçok gözlemci tarafından uzun uzadıya tartışıldı. Katar’ın El Cezire ya da Suudi Arabistan’ın El Arabiya gibi televizyon kanallarının, « baharımsı » isyanlardan çok daha önce onları yaratan, finanse eden ve ideolojik olarak yönlendiren ülkeler tarafından uydurulan politik gündemlere hizmet eden güçlü medyatik araçlardan ibaret oldukları bugün artık tüm kamuoyuna malum olmuş durumda.
Bir Suudi Arabistanlı araştırmacının itiraf ettiği gibi : « her iki televizyon kanalı da, profesyonel ve objektif olarak haber vermekten daha çok, kendilerini mali olarak finanse eden bakış açılarını yansıtmakla meşguller » . Gazetecilik etiğine aykırı olan bu ittifak sadece Arap baharının gizlenmesinde gün yüzüne çıkmakla kalmamış, Gazze katliamı ya da Müslüman Kardeşler kökenli Mısır Cumhurbaşkanı Mohamed Mursi’nin devrilmesi, gibi farklı dosyalarda da kendini açıkça belli etmiştir.
Sultan El Kasımi Suriye konusunda « Suriyeli isyancıların davalarını savunma girişimlerinde, bu medya devleri gazetecilik ilkelerinin seviyesini düşürmüş, olguları teyit etme temel ilkesini terk etmiş ve kimliği belirsiz telefon çağrılarını ve gerçekliği sorgulanmamış video görüntülerini dayanak göstermişlerdir(…) ».
Daha önce Arap dünyasında benzeri görülmemiş bir güvenilirliğe sahip olan bu medyaların uzaktan kumandalı politik taraflılığı bunun yerle bir olmasına ve Katarlı televizyon kanalının sesinin kısılmasına neden olmuştur .
Gerçekte Arap « baharı » ve yol açtığı dramatik sonuçlar, bu medyaların kuruluş dönemlerinden itibaren takip edilen siyasi ajandaların işaretlerinden ibarettiler.
El Cezire ve Wadah Khanfar
El Cezire televizyon kanalı 1996 yılında, bir yıl önce öz Babasını devirerek iktidarı ele geçiren Katar Emiri Şeyh Hamit Bin Halife El Thani tarafından kurulmuştur. Kuruluşunda 150 milyon dolarlık yardım alan grubun 2010 yılı harcamalarının 650 milyon doları bulduğu tahmin edilmektedir .
El Cezire sekiz yıl boyunca Filistinli Wadah Kanfar tarafından yönetildi (2003’ten 2011’e dek). Herkesçe İslamcı olduğu bilinen bu genel müdürün Arap dünyasındaki büyük medya kuruluşunun başına geçişi çok şaşaalı oldu. Khanfar Forbes’in 2009 yılında yaptığı dünyanın en güçlü kişilikleri sıralamasında 54ncü sırayı aldı ve 2011 yılında onu iş dünyasının en yaratıcı yüz yöneticisi arasına dahil eden Amerikan Fast Company dergisinde tekrar göz önüne çıktı .
Hepsi bu kadar da değil. El Cezire’nin yönetiminden istifaya zorlandıktan sonra Khanfar, başta Amerikan ya da NATO ülkelerinden birçok önde gelen Batılı politikacının yer aldığı, Washington merkezli bir ‘düşünce’ kuruluşu olan International Crisis Group (ICG-Uluslararası Kriz Grubu) ’a katıldı. 2013 yılında ICG, yaklaşık olarak yarısı özellikle batılı hükümetlerin yardımlarından oluşan 18 milyon doları aşan bir bütçeye sahipti. Wadah Khanfar, Open Society Institute (Açık Toplum Ensitüsü) Başkanı George Soros ya da İsrail Yedioth Ahronoth gazetesi başyazarı Nahum Barnea ile birlikte ICG merkezinde çalışmaktadır . Nam salmış mali spekülatör Soros’un, ‘renkli’ devrimlere ve Arap « Baharını » yöneten Arap aktivistlerin eğitimine fazlasıyla bulaşmış bir Amerikan milyarderi olduğunu hatırlatalım . ICG’nin yönetim kurulundaki en etkili Amerikalılar arasında, eski CIA ajanı ve Reagan yönetiminin istihbarat ve araştırmadan sorumlu devlet bakan yardımcısı Morton Isaac Abramowitz (Yahudi kökenli eski Ankara ABD Büyükelçisi) de yer almaktadır. Abramowitz’in, dokuz yıldır National Endowment for Democracy (NED-Ulusal Demokrasi Vakfı)’nin de etkili bir üyesi olduğunu hatırlatmamızda yarar var. 2007 yılında NED vakfı ona « Democracy Service Medal » (Demokrasi için Hizmet Madalyası) vererek, « dünya çapında insan hakları ve demokrasinin gelişmesine yaptığı çok özel katkılardan » dolayı onu ödüllendirdi . NED’in Amerika’nın başlıca demokrasi « ihraç » aygıtlarından biri olduğunu söylememiz gerekir mi bilmiyorum? OSI gibi, renkli devrimlere (ya da çiçek devrimleri) , Arap « Baharına » olduğu kadar, Euromaïdan (Yevromaydan) ve yakın zamanda Hong Kong’da yaşanan « Şemsiye Devrimine » de bulaşmıştır.
ICG’nin başlıca danışmanları arasında, ABD’nin eski Başkanlık Ulusal Güvenlik Danışmanı Zbigniew Brzezinski’yi, İsrail eski Başbakanı ve Cumhurbaşkanı Shimon Peres’i ya da İsrail eski Dışişleri Bakanı Shlomo BenAmi’yi sayabiliriz .
Bütün bu güzel insanlarla, « kendini ölümlere neden olan anlaşmazlıkları önlemeye ve çözmeye adayan » bu örgütün hangi çıkarlara hizmet edeceğini tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok.
O dönemlerde Katar’da bulunan ABD Büyükelçisi Chase Untermeyer imzalı bazı Wikileaks belgelerine inanacak olursak, Wadah Khanfar’ın Amerikalı örgütlerden büyük memnuniyet duyduğu bütün bu saygın isimlerin anılmasının çok basit bir açıklaması var. Wikileaks belgelerine göre, Khanfar, U.S.Defense Intelligence Agency (Amerikan Savunma Bakanlığı istihbarat ajansı) ile « daimi iletişim » içerisinde olmuş ve bu sayede ABD baskısıyla bazı haberlerin değiştirilmesi ya da üzerinin örtülmesi sağlanmıştır. New York Times’e göre, Amerikan yetkililerini yürüttükleri işbirliğini gizlemeleri için zorlamıştır.
Wadah Khanfar’ın yerine, Katar kraliyet ailesinden Şeyh Ahmet Bin Casım El Thani gelmiştir. Khanfar 2013 yılında Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı görevine getirilmiştir.
« Amerika’nın sesi » El Arabiya
Suudi Arabistan’daki Amerikan Büyükelçiliği tarafından 2009 yılında kaleme alınan 09RIYADH651 sayılı Wikileaks belgesinin özeti, Suudi medya kuruluşlarının ideolojik yönelimini ve kime hizmet ettikleri sorularını açıkça yanıtlıyor . Belgelerde şu satırlara yer veriliyor: « Suudi mevzuat sistemi El Suudların rejimine ülkedeki yazılı basını, gazetecileri gün be gün gözetim altında tutmaya gerek duymaksızın kendi ajandasını teşvik etmek için yönlendirme imkanı sunmaktadır. Suudi gazeteciler, iktidardaki aileyi eleştirmemek ya da hükümetin yolsuzluklarını gündeme getirmemek kaydıyla istediklerini yazmakta serbesttirler. Bu arada, yazılı ya da elektronik olsun Suudi Arabistan’daki medya kuruluşlarının birçoğu krallık ailesi üyelerine aittir ve bunun sonucunda otosansür gündelik olarak uygulanabilmektedir ». Ve El Arabiya bu konuda bir istisna oluşturmuyor.
Kanal Irak Savaşının ortasında, 90’lı yıllarda Suudi krallık ailesini eleştirmekten çekinmeyen El Cezire’yle rekabet etmek ve bu kanalın yaydığı haberleri yalanlamak amacıyla 2003 yılında kurulmuştu. Başlangıçta 300 milyon dolarlık bir bütçeyle kuruldu ve bazı uzmanlara göre, işletme bütçesi yüz milyonlarca dolara yaklaşmaktadır. El Arabiya’nın çoğunluk hissesini, Walid El İbrahim adlı bir şahsın ortaklığında kurulan ve yönetiminde olan MBC grubu (Middle East Broadcasting Centre) elinde bulundurmaktadır.
Walid El İbrahim, Kral Fahd’ın birçok eşinden biri ama en ateşlilerinden olan El Jawhara El İbrahim’in kardeşidir. El Jawhara, El Suud ailesinin en üst düzey sorumlusuyla evlenmek için eşinden boşandı. Kimi gözlemcilere göre, El Jawhara kardeşlere saygın işadamları olma ayrıcalığı sağlayan bu aile birliği sayesinde El İbrahım ailesi « bataktan » kurtulma olanağı buldu . El Jawhara’nın dışında, Walid’in çoğu Suud ailesiyle evli olan iki öz ve on üvey kız kardeşi bulunmaktadır. İki ablası Maha ve Mohdii Prens Abdurrahman El Suud (eski Savunma ve Havacılık bakan yardımcısı) ve Halit El Angari (Suudi Yüksek Öğrenim Bakanı) ile evliler .
Walid aynı zamanda kardeşi El Jawahra’nın tek çocuğu ve Kral Fahd’ın (en sevdiği) en küçük oğlu Prens Abdülaziz’in öz dayısıdır. Abdülaziz, gerontokrat bir monarşi içerisinde daha henüz gençlik yıllarında Suudi hükümeti içerisinde önemli görevler üstlendi. Bütçeye sahip olmayan bir Devlet Bakanlığı görevinden sonra, 27 yaşında Bakanlar Kurulu büro şefi olarak atandı. Nisan 2014’te görevden alınan Prens bugün bir milyarder playboy yaşamını sürdürmenin yanı sıra, bilge işadamı rolünü de oynuyor. Biraz gülümsemeniz için, Ağustos 2014’te Paris’teki bir otobanda gösterişli bir operasyonla soyulan araç konvoyu ona ait olduğunu söyleyelim.
Kral Fahd hayattayken MBC’yi kendi projesi olarak kabul ediyordu. Zaten o dönemlerde, Kralın yakın çevresine MBC harflerinin « My Broadcasting Company » anlamına geldiğini söylediği ve keyfine göre televizyon kanalını arayıp şu ya da bu programın yayınlanmasını talep ettiğine dair espriler yapılıyordu . Gerçekten de Kral Fahd’ın MBC’ye başlangıç yıllarında verdiği finansal destek konjonktürel kalmakla birlikte, kraliyet ailesinin lojistik desteği kamuoyuna mal olmuştu. Ve şimdi de, oğlu bunun semeresini topluyor: az önce sözünü ettiğimiz 09RIYADH651 sayılı Wikileaks belgesine göre Prens Abdülaziz « MBC imparatorluğunun tüm gelirlerinin %50’sini » alıyordu.
MBC grubunun haber kanalı El Arabiya, 2004 ila 2014 yılları arasında Suudi Arabistanlı gazeteci Abdülrahman El Raşit tarafından yönetildi. Wadah Khanfar’ın tersine, siyasal İslam’a ve Müslüman Kardeşler’e karşı muhalefetiyle ün yapmış ve bu yüzden İslamcıların bütün şimşeklerini üzerine çekmiş ve bu durum bu haber kanalının Mısır’da oynadığı rolü de açıkça ortaya koymuştur.
Siyaset bilimci Muhammet El Oifi’ye göre, « El Arabiya, o kadar çok “Amerika’nın –ve hatta İsrail’in bakış açısını yansıtan” televizyon kanalı görüntüsü vermektedir ki, eleştirenler ona El-İbriya (Yahudi) demektedirler ».
Abdül Rahman El Raşit, 2009 yılındaki Gazze katliamı sırasında bu tür iddiaları yalanlamak için bizzat kendini savunmak zorunda kalmıştır (fazla da ikna edici olamadan). Yaşanan aynı trajedi hakkında Suudi Arabistanlı öğretim görevlisi Mohsen Al Awaji aynı kanala verdiği demeçte şöyle diyordu: « El Arabiya Siyonist düşmanın yerini aldı » ve « bazı Siyonist televizyon kanalları Gazze olaylarını ele alırken El Arabiya’dan daha adil davranıyorlardı ».
El Arabiya’nın yazı işleri çizgisiyle Amerikan çıkarları arasındaki yakınlık televizyon kanalının kuruluşundan beri belirgindir. Gerçekten de Mayıs 2004’te, Ebu Garip hapishanesi sorunuyla ilgili röportaj vermek için El Cezire yerine El Arabiya’yı seçmişti. Bu da Washington’un açık bir şekilde kendinden yana olanla olmayanı seçtiğini gösteriyordu. Bunu teyit edecek şekilde, El Arabiya aynı şekilde Şubat 2009’da Başkan Obama’nın ilk kez bir Arap televizyonuyla yaptığı röportajı gerçekleştirme imkanı buldu. El Arabiya Yahudi devletiyle ilişkilerin « normalleştirilmesini » savunmakla suçlandı. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah « El Arabiya’yı Arap Dünyasında İsrail’in propaganda aygıtı olarak gördüğünü halk önünde beyan etti ».
26 Temmuz 2014 tarihinde, İsrail Gazze’ye vahşice saldırırken, El Arabiya internet sitesinde Suudi yayın yönetmeni Muhammet El Şeyh imzasıyla « Çözüm İsrail ile barışta » başlıklı bir yazı yayınlandı. Uzun uzadıya ve ayrıntılı olarak yazılan bu yazı, makaleyi çarpıcı olarak nitelendiren İsrailli yorumcu Yaron Friedman’ın tepkisine neden olmuştur: « Bu makale neden Suudi Arabistan’da ve neden bugün yayınlanmıştır? ». « Yayın yönetmeninin ailesi Suudi Arabistan’da oldukça etkilidir ve kökeni krallığı kuran Vahabi ailesine dayanmaktadır. Necd Çölü ve Başkent Riyad’ın çölü kökenli aile üyeleri arasında saygın din adamları, imamlar, müftüler ve Eğitim ve Adalet Bakanları yer almaktadır ».
Analizini şu şekilde tamamlamaktadır: « Günümüzde Suudi Arabistan ve İsrail’in çıkarları, İran’ın nükleer programını durdurmak konusunda olsun Müslüman Kardeşler ve ortaklarına (Hamas) karşı savaşta, Mısır’daki El Sisi rejimine destek, Ürdün Krallığında istikrarın korunması, Suriye’deki Beşir Esat rejimine ve Lübnan’daki Hizbullah rejimine karşı mücadelede, El Kaide’ye karşı savaşta ve daha da belirgin bir şekilde Irak ve Suriye’deki IŞİD’e karşı olsun, tarihte hiçbir zaman olmadığı kadar buluşmaktadır. Ve bu liste bu kadarla kalmamaktadır… »
« Suudi Arabistan’ın, İsrail’in “büyük ihtilaf” yani Şiiler ve gittikçe büyüyen Sünni terörist tehdit karşısında kendi tarafında yer almasını sağlamak için İsrail ve Filistinliler arasındaki “küçük ihtilafa” son vermesinde büyük yararı olacaktır.»
Arab İdol ya da siyasallaştırılmış eğlence
Arap Dünyasının iki en ünlü haber kanalının yayın çizgilerinin onları kuran ve finanse eden ülke hükümetlerinin politik vizyonlarını sadakatle yansıttığına hiç şüphemiz yok.
MBC şebekesi ile ilgili olarak, El Arabiya haber kanalı aracılığıyla ile dolaşıma sokulan sadece ajandalar değildir söz konusu olan. Arap kamuoyunun çok yakından ilgiyle izlediği « Arab Idol » gibi bir eğlence programı da bu amaca yönelik olarak kullanılmaktadır. MBC1 kanalından yayınlanan program üçüncü yayın dönemine girmiş durumda. İngiliz televizyon şovu « Pop Idol » konseptine dayanan bu yayın çok basit bir ilkeye dayanıyor. Arap dünyasından şarkıcı yeteneği olan genç adaylar bir araya getiriliyor. Her hafta, kendi ülkelerini temsil eden adaylar bir şarkıyı yorumluyorlar. Şov yayınlanıyor ve izleyiciler SMS aracılığıyla tercih ettikleri adaya oy vermeye davet ediliyor ve en az oyu alan aday ya da adaylar eleniyor. Bu televizyon yayınının popülaritesi hakkında fikir verebilmek için, Arab Idol’un 2013 yılında gerçekleştirilen ikinci yayın dönemi finalinin 100 milyon izleyici tarafından izlendiğini iletmemiz yeterli olacaktır .
Aralık 2014’ta tamamlanması beklenen üçüncü yayın dönemi, eğlence ve siyaset arasındaki tür karmaşasını daha açık olarak ortaya koydu.
Her şeyden önce, ilk yayınların birinde adayların geldikleri ülkeleri gösteren bir harita izleyicilere sunuldu. Sorun şu ki bu haritada, Filistin kökenli Manal Musa ve Haytam Halaylı adlı iki adayın geldikleri toprakların üzerinde « Filistin » yerine « İsrail » yazıyordu. Bu gaf sonrasında oluşan gürültü karşısında MBC grubu teknik bir hata olduğunu belirterek kendini aklamaya çalıştı.
Ancak tarih bu kadar da basit değildir çünkü Filistin kökenli adaylar aslında İsrailli Araplardır ve dolayısıyla da Yahudi devletinin pasaportlarına sahiptirler. Zaten İsrailli medya kuruluşları bundan çok mutluluk duydular. Örnek olarak Haaretz « Bir sonraki Arab Idol İsrailli olabilir », I24News televizyon kanalı « İki İsrailli “Arab Idol” düşünü Lübnan’da yerine getirdiler » ve Times of Israël, « İsrailliler Arab Idol’de Filistin için şarkı söylediler » başlıklarını kullandılar. Sorun öylesine farklı bir boyut kazandı ki İsrail Ordusunun basın sözcüsü Avichay Adraee bizzat iki adaya başarı dileklerini sundu.
Birçok internet kullanıcısı ve Arap yurttaşı bir kez daha MBC’yi İsrail ile ilişkilerin « normalleştirmeye » çalışmakla ve hatayı bilinçli yapmakla suçladı. Bu iddia grubun resmi sözcüsü Mazen Hayek’in ağzından yalanlandı.
Adayların ülkeleriyle ilişkilendirilmesiyle ilgili olarak Televizyon kanalınca alınan bir başka karar, bir kez daha siyasal eğilimi ortaya koyuyor. Adaylardan biri de Kürt asıllı Irak’lı Ammar Al Kufi. Resmi ülkesinin yani Irak’ın adını anmak yerine, sanki gerçekte böyle bir ülke varmış gibi « Irak Kürdistanı » vatandaşı olduğu söyleniyor. Bu Cezayirli bir aday için « Cezayir » yazmak yerine « Kabil », « Şaui » ya da « Mozabi » gibi etnik ve bölgesel bir tanımlama kullanmak gibi bir şey. Ve bunun gibi örnekler Arap ülkelerinde oldukça fazla.
MBC tarafından Irak ve Irak Kürdistanı arasında yapılan bu bölgesel ayrımcılığın tesadüfi olmadığı kesindir. Yapılanlar Sykes-Picot Anlaşmasından miras kalanları sona erdiren, Arap ülkeleri ve bazı civar komşu ülkeleri bir araya getiren coğrafik bir bölgenin sınırlarının yeniden biçimlendirilmesini öngören « Büyük Ortadoğu Projesi » doktrinine uygundur. Başkan G.W.Bush’un ve neo muhafazakar şahinlerin dümeniyle ortaya atılan proje, İsrail Dışişleri Bakanlığı üst düzey yetkilisi Oded Yinon tarafından 1982 teoriye dönüştürülen bir düşünceden esinleniyor. Nam-ı diğer « Yinon Planı »nın amacı « var olan tüm Arap ülkelerini dağıtmak ve bölgenin bütününü kırılgan, daha uysal ve İsraillilere karşı koymaktan aciz küçük parçalar halinde yeniden düzenlemeyi » öngörüyordu. Örnek olarak, bu plan Irak’ın, Sünni, Kürt ve Şii olmak üzere üç ayrı devlete bölünmesini öngörüyor.
2006 yılında, Amerikan Ordusundan Yarbay Ralph Peters, « Büyük Ortadoğu Projesi » hakkında, proje kapsamındaki ülkelerin yeni sınırlarının « etnik hassasiyetleri » ve « dini mezhepleri » yansıtması gerektiğine ilişkin bir makale yayınladı. Buradan hareketle, Yinon’unku ile birçok benzerliğe sahip bir harita önerdi.
Diğer yandan Jeffrey Goldberg 2008 yılında, Suriye ve Irak’ın parçalanmasının yanı sıra Sudan’ın iki devlete böldüğü ve ortaya çıkan yeni oluşuma « Yeni Sudan » adını vermeyi öngördüğü Büyük Ortadoğu’ya ilişkin bir başka dekupaj Büyük Ortadoğu haritası sundu. Goldberg’in haritasının ortaya çıkmasından tam üç yıl sonra, Güney Sudan’ın 2011 yılında Sudan’dan ayrıldığını hatırlatmamızda yarar var.
Büyük Ortadoğu’ya ait son « kasap » haritası, Eylül 2013 tarihli Robin Wright’e ait haritadır. Harita, Suriye’nin ve Irak’ın parçalanmasının dışında, Libya’nın da Tripoli, Sirenayka ve Fizan olmak üzere üç ayrı ülkeye bölünmesini öngörüyor. Bu harita Yemen’in de, ülkenin birleştiği tarih olan 1990 öncesinde olduğu gibi (Kuzey ve Güney) olmak üzere ikiye bölünmesini varsayıyor.
Suudi Arabistan İsrail tarafından bestelenen ve genç Arap adaylar tarafından yorumlanan yeni bir eseri mi canlandırmaktadır? Çoğunluğu Şii olan Irak’ın zayıflatılması için parçalara ayrılması ve Yaron Friedman’ın ima ettiği gibi Sünnilerin aleyhine Şii ekseninin (İran, Irak, Hizbullah, Yemen’in Huti’leri) jeopolitik sahneye egemen olmalarını engellemek için çaba mı harcamaktadır?
Katarlı ve Suudi medyaların modern görsel teknikleri kullanmadaki başarılarıyla çok sayıda Arap seyirciyi ekran başına çekmeyi başardığı gibi, saygıdeğer ülkelerinin siyasal eylemin seferber edilmesinde etkili bir şekilde kullanılan güçlü araçlar oldukları kesindir. Görevlerinin mesleki etik kaygıdan uzak bir bölümü Arap « Baharının » yanlış gerekçelendirmeleri ya da kesintisiz haber kanalları aracılığıyla Filistin davasını ele alış tarzlarıyla açığa çıkmış olsa da, MBC grubunun Suudi monarşisinin siyasal hedeflerini yaymak amacıyla eğlence kanallarının da alet edildiği ortadadır.
Vokalist, solist ve « mavval »lar arasında, geleceğin Arap starları, haberleri olmaksızın, kendileri üzerinden geliştirilen siyasal stratejilerin parçası olduklarının farkındalar mı acaba?
Özgün Kaynak: Reporters, Cumartesi 13 Aralık 2014 (12, 13 ve 14ncü sayfalar)
(Investig’Action www.michelcollon.info sitesinde 24 Aralık 2014 tarihinde Ahmed BENSAADA imzasıyla yayınlanan Fransızca yazıdan Türkçeleştirilmiştirhttp://www.michelcollon.info/Al-Jazira-et-Al-Arabiya-au-service.html?lang=fr ).
AFP, « Egypte: la crédibilité entamée d’Al-Jazeera et d’Al-Arabiya » (Mısır : El Cezire’nin ve El Arabiya’nın tartışmalı kredibilitesi), L’expansion, 21 Temmuz 2013, http://lexpansion.lexpress.fr/ )
Amin Hamade, « Comment Al-Jazira et sa rivale Al-Arabiya couvrent-elles la guerre à Gaza ? » (El-Cezire ve rakibi El-Arabiya Gazze’deki savaşı nasıl haklı gösteriyorlar ?), Le Courrier International, 22 Kasım 2012,http://www.courrierinternational.com
Sultan El Kasımi, « Egypt made al Jazeera – and Syria’s destroying it », Foreign Policy, 2 Ağustos 2012, http ://www.foreignpolicy.com.
Johnson, T ve Fahmy, S. (2010). « Who is whinning the hearts and minds of the Arab public? », International Communication Research Journal, 45 (1-2), 24-48.
Elie Chalala, « Al Jazeera and Al Arabiya Face Criticism… But of Network Ownership or Syrian Coverage », Al Jadid, 24 Nisan 2013, http://aljadid.com/content .
Yassine Khiri, « Al Jazeera, la chaine phare au monde Arabe ne brille plus » (El Cezire, Arap dünyasını aydınlatan televiyon kanalı artık ışık saçmıyor), Le Vif, 25 Temmuz 2013, http://levif.be/actualite
Heather Browm, Emily Guskin and Amy Mitchell, « Arab Satellite News », Pew Research Journalism Project, 28 Kasım 2012, http://www.journalism.org/2012.
Fred Halliday, « Political Journeys : The Open Democracy Essays », Yale University Press, ABD (2012), sayfa 118, http://books.google.ca/books?id
Benjamin Barthe, « Docteur Wadah et Mister Khanfar : l’insaisisable patron d’Al-Jazira annonce sa démission » (Dr Wadah ve Mister Khanfar : El Cezire’nin gizemli patronu istifa ettiğini açıkladı), Le Monde, 21 Eylül 2011, http://www.lemonde.fr/actualite
International Crisis Group, « Crisis Group Announces New Board Members », 2 Temmuz 2012,http://www.crisisgroup.org/en/publications
International Crisis Group, « Who support Crisis Group ? », http://www.crisisgroup.org/en/support
International Crisis Group, « Crisis Group’s Board of Trustees », http://www.crisisgroup.org/en/about
Ahmed Bensaada, « Arabesque Américaine : Le rôle des Etats-Unis dans les révoltes de la rue Arabe » (Amerikan arabeski : ABD’nin Arap sokak isyanlarında oynadığı rol), Editions Michel Brulé, Montréal (2011), Editions Synergie, Alger (2012).
National Endowment for Democracy, « 2007 Democracy Service Medal », 18 Haziran 2007,http://www.ned.org/events/democracy
Ahmed Bensaada, « Arabesque Américaine : Le rôle des Etats-Unis dans les révoltes de la rue Arabe » (Amerikan arabeski : ABD’nin Arap sokak isyanlarında oynadığı rol), Editions Michel Brulé, Montréal (2011), Editions Synergie, Alger (2012).
Ahmed Bensaada, « Ukraine : autopsie d’un coup d’état » (Ukrayna : bir darbenin otopsisi), Reporters, 14 Ekim 2014, http://www.ahmedbensaada.com/index
Ahmed Bensaada, « Hong Kong : un virus sous la parapluie » (Hong Kong :Şemsiyenin altındaki virüs), Reporters, 14 Ekim 2014, http://www.ahmedbensaada.com/index
International Crisis Group, « Crisis Group Senior Advisers », http://www.crisisgroup.org/en/about
International Crisis Group, « About Crisis Group », http://www.crisisgroup.org/en/about/aspx
Rebecca Shapiro, « Wadah Khanfar, Former Al Jazeerra Director : I was ‘under pressure’ from Middle East Governments », The Huffington Post, 29 Kasım 2011, http://www.huffingtonpost.com/2011/
David D.Kirkpatrick, « After Disclosures by Wikileaksi Al Jazeera Replaces Its Top News Director », The New York Times, 20 Eylül 2011, http://www.nytimes.com/2011/09/21.
AFP, « Qatar : le nouvel émir forme son cabinet » (Katar : yeni emir kabinesini oluşturuyor), Le Nouvel Observateur, 25 Haziran 2013, http://www.tempsreel.nouvelobs.com
Wikileaks, « Ideological and Ownership Trends In The Saudi Media », 09RIYADH651 sayılı mesaj,https://cablegatesearch.wikileaks.
Marwan M.Kraidy, « Hypermedia and Governance in Saudi Arabia », Fist Monday, Special Issue No.7, Departmental Papers (ASC), University of Pennsylvania, 2006, http://www.repository.upenn.edu/cgi/vie
Sultan Al Qassemi, « Al Jazeera : une objectivité mis en cause » (El Cezire : sorgulanan nesnellik), Slate Afrique, 16 Ağustos 2012, http://www.slateafrique.com/92763
Steve Coll, « An intimate look at the Bin Laden family », Today, 5 Nisan 2008,http://www.today.com/id/23955877/
Centre Princesse Jawhara El İbrahim, « La princesse Jawhara », http://www.al-jawhara-center.kau.edu.sa
AP, « First Wife of King Fahd Dies », 9 Mart 1999, http://apnewsarchive.com/1999
Christophe Cornevin, « Abdul Aziz Ben Fahd, le Prince braqué à Paris est un amateur des ‘plaisirs de la vie ‘» (Paris’te soyulan Abdülaziz Bin Fahd, bir sefahat, bir yaşam zevkleri amatörü), Le Figaro, 20 Ağustos 2014, http://www.lefigaro.fr/actualite-fr
Arab News, « New minister of state appointed », 26 Nisan 2014,http://www.arabnews.com/news/561076.
Jon B.Alterman, « New Media, New Politics ? », Policy Paper No.48 (1998), sayfa 21,https://www.washşngtoninstitute.org
Naomi Sakr, « Whys and Wherefores of Satellite Channel Ownership », Satellite Realms : Transnational Television, Globalization and the Middle East, 2001, http://www.acc.teachmideast.org/texts.
Mallouk El Cheikh, « Abdul Rahman Al Rached : les frères d’Egypte louent la Turquie et imitent l’Iran » (Adülrahman El Raşit : Mısırlı Kardeşler Türkiye’yi kiralayıp İran’ı taklit ediyorlar), Al Majalla, 8 Şubat 2013,http://www.majalla.com/arb/2013.
Al Arabiya Net, « Al Rached : Al Arabiya ne reflète pas l’opinion des Etats-Unis » (El Raşit : El Arabiya ABD’nin düşüncesini yansıtmıyor), 20 Kasın 2010, http://www.alarabiya.net/articles, Youtube, « Le Cheikh Mohsen Al Awaji clashe la chaîne Al Arabiya »(Şeyh Muhsin El Awaji El Arabiya televizyon kanalıyla çatışıyor), 2 Şubat tarihinde görüntüye konan video
Andrew Hammond, « Saudi Arabia’s Media Empire : keepinde the masses at home », Arab Media and Society, No 3, Sonbahar 2007, http://www.arabmediasociety.com
Sam Stein, « Obama On Al-Arabia : First Formal Interview As President With Arab TV Network (VIDEO) »The Huffington Post, 27 Şubat 2009, http://www.huffingtonpost.com/2009
Mohammed Al Sheikh, « La paix avec Israël est la solution »(Çözüm İsrail ile barışta), Al Arabiya Net, 26 Temmuz 2014, http://www.alarabiya.net/ar/politic
Yaron Friedman, « L’Arabie Saoudite aimerait ‘enrôler’ Tsahal dans les combats à venir » (Suudi Arabistan, gelecekteki mücadelelerde Tsahal’a görev vermek arzusunda), JForum, 4 Ağustos 2014,http://www.forum.fr/forum/international
France 24, «Deux chanteurs Arabes İsrailiens à la conquête d’Arab Idol au Liban », 21 Ekim 2014,http://www.france24.com.tr/20141021
Al Ahram, « MBC : L’apparition de nom ‘Israël’ dans Arab Idol est une erreur technique » (Arab Idol’de İsrail isminin çıkması bir teknik arızadır), 9 Ekim 2014, http://gate.ahram.org.eg/News/53535
Areej Hazboun, « Next ‘Arab Idol’ bay be Israeli » (Bir sonraki ‘Arab Idol’ İsrail’de düzenlenmeli)i Haaretz, 18 Ekim 2014, http://haaretz.com/news/
I24News, « Deux Israéliens accomplissent le rêve ‘Arab Idol’ au Liban » (İki İsrailli ‘Arab Idol’ düşünü Lübnan’da gerçeğe dönüştürdü), 18 Ekim 2014, http://www.i24news.tv/fr/actu/international
Times of Israel, « Israelis sing on Arab Idol, for Palestine », 23 Eylül 2014, http://www.timesofisrael.com
Watan, « Le porte-parole de l’Armée Israélienne cause une crise à Arab Idol et MBC »(İsrail Ordusunun basın sözcüsü Arab Idol ve MBC’de krize yol açtı), 20 Ekim 2014, https://www.watan.com/%D9%86%D9%83
El Youm 7, « MBC nie la normalisation après l’apparition du nom ‘Israël’ dans Arab Idol » (MBC, Arab Idol’de İsrail adının görünmesinden sonra ilişkilerin normalleştirilmesine karşı çıkıyor), 10 Eylül 2014,http://www.youm7.com/story/2014
Charles Saint-Prot, « La nouvelle carte Américaine du Proche-Orient » (Amerika’nın yeni Ortadoğu kartı)
Habib Tawa, « Le Proche-Orient en miettes » (Ortadoğu kırıntılar halinde), Afrique Asie, Eylül 2014, sayfa 33.
Ralph Peters, « Blood Borders », Armed Force Journal, 1 Haziran 2006, http://armedforcejournal.com
Bu haritaya şu internet adresinden ulaşabilirsiniz: http://afj.wpengine.com/wp-content
Jeffrey Goldberg, « After Iraq », The Atlantic, 1 Ocak 2008, http://www.theatlantic.com/magazine
Robin Wright, « Imagining a Remapped Middle East », The New York Times, 28 Eylül 2013,http://www.nytimes.com/2013/09/29